“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 06.03.2018 tarih ve 2016/169 E. – 2018/67 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.10.2020 tarih ve 2018/2077 E. – 2020/1042 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacının İddia ve Görüşleri
Davacı vekili, davacı şirket yetkilisi Semra Baykan ile davalı şirket yetkilisi Ali Peker’in daha önceden birlikte çalıştığını, 06.04.2012 tarihinde davalı şirket yetkilisinin hisselerini davacı şirket yetkilisine devrederek ayrıldığını, davacı şirkete ait 2009/27741 nolu “HDF DANIŞMANLIK” ibareli markanın davalıya verildiğini, 04.04.2012 tarihinde davalı şirketin kurulduğunu, davalı şirket yetkilisinin hisselerini devrederken “HEDEF PATENT” ibaresini kullanmayacağını belirttiğini, o zamanlar eski ortak olması ve “HEDEF PATENT” ile “HDF DANIŞMANLIK” markasının karıştırılmasının daha düşük ihtimal olacağına duyulan inançtan dolayı müdahalede bulunulmadığını, davacının 2003/11768 nolu “HEDEF PATENT” ibareli markası bulunduğunu, davalının sonradan 2015/02521 nolu “HDF PATENT Q DANIŞMANLIK” markasını tescil için başvurduğunu, marka başvurusuna itiraz ettiklerini, her iki şirketin internet sitelerindeki bilgilerin benzer olduğunu, davalı şirketin daha önceden davacı ile aynı apartmanda faaliyet gösterdiğini, markaların benzer olmasından dolayı karışıklığa neden olunduğunu ileri sürerek, davalı şirketin ticaret unvanındaki “HEDEF” ibaresinin sicilden terkinini, “HEDEF PATENT” markasına ve ticaret unvanına yapılan tecavüzün tespitini, önlenmesini, “HEDEF” ve “HDF PATENT” ibaresini taşıyan tanıtım araçlarının toplatılmasını, hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalının İddia ve Görüşleri
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında 06.04.2012 tarihinde marka devir sözleşmesi yapıldığını, devir sözleşmesinde ticaret unvanlarının açıkça belirtildiğini, davalı markasının bilindiğini, eylemli olarak kabul edildiğini, sonradan işbu davanın açılmasının TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğunu, ticaret unvanlarını kullanarak davacı ile defalarda ortak iş yaptıklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkeme Kararı
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketi, davalı şirket ile davacı şirket yetkilisinin 2003 yılında birlikte kurdukları, 2012 yılında davalı şirket yetkilisinin hisselerini davacı şirket yetkilisine devrettiği, 06.04.2012 tarihinde marka devir sözleşmesi yapıldığı, “HDF DANIŞMANLIK” markasının davalıya devredildiği, davacının 25.04.2014 tarihli genel kurul kararı ile ticaret unvanını değiştirdiği, 06.04.2012 tarihli marka devir sözleşmesinde davalı şirket unvanının üç yerde açıkça yer aldığı, davacı şirketin sözleşmeyi şerh koymadan imzaladığı, davacı vekilinin daha önceden her iki şirketin aynı apartmanda faaliyet gösterdiğini belirttiği, sözleşme tarihi ile dava tarihi arasında 3 yıl 11 aylık sürenin geçtiği, dava tarihine kadar tecavüzün sonlandırılmasına ilişkin herhangi bir ihtarname vs. gönderilmediği, davacının, kullanıma engel olmak istediğine veya rıza göstermediğine yönelik delil bulunmadığı, sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluştuğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket ile davalı şirket yetkilisinin, davacı şirketin ortakları olduğu, 06.04.2012 tarihinde davalı şirket yetkilisinin hisselerini davacı şirket yetkilisine devrettiği, yine aynı tarihte davacıya ait “HDF DANIŞMANLIK” markasının davalı şirkete verildiği, marka devir sözleşmesinin üç yerinde davalı şirket ticaret unvanın açık olarak yazıldığı, her iki şirketin bir zamanlar aynı binada faaliyette bulunduğu, davalının kullanımının bilindiği, 03.11.2015 tarihinde davalının “HDF PATENT Q DANIŞMANLIK” ibareli marka tescil başvurusuna itiraz edildiği, işbu davanın 23.03.2016 tarihinde açıldığı, tarafların konumu, aralarındaki ilişki, yakınlıkları nazara alındığında davalı kullanımına uzun süre sessiz kalındığı, işbu davanın açılmasının TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğu, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Kararı
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, özellikle; davalının davacı markasına ve ticaret unvanına tecavüz oluşturacak mahiyette markasal kullanımının bulunmamasına ve davacı şirketin davalı şirket ticaret unvanını bilerek marka devir sözleşmesi yapıp daha sonradan ticaret unvanının terkinini istemesinin çelişkili davranış yasağına ve bu sebeple TMK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kurallarına aykırı olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ :
Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 11/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynakça ; Yargıtay